Çürük yapıcı bakteriler, diş yüzeylerinde kalan yiyecek artıklarını tüketerek ederek asit açığa çıkartır ve dişin minesinde pürüzlenmeye ve çözünmeyeneden olurlar. Böylece diş çürüklerini oluşturur ve diş çürür. Ayrıca çürüyen dişteki çürük boşluğu çürütücü etkenler tarafından dolabilir, bu etkenler oraya yerleşir, gelişir ve orada çoğalabilir ve maalesef ki çürüğü arttırabilirler.
Dolgu malzemelerinin hepsinin kullanıldığı farklı yerler ve hastalar vardır. Önemli olan bu malzemelerin doğru yerde ve doğru şekilde kullanılmasıdır. Malzeme seçiminde hastanın beklentisi de önemlidir.
Dolgular
Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece dişe tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler alırlar. Bu önlemler özel tutucu oyukların hazırlanmasıyla mümkün olur. Dolgu yaparken ana kural olarak iyi bir kavite (oyuk) hazırlanır; ve dişe yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır.
Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişe ve diş özüne zarar vermemesini göz önüne alırlar. Şimdi sizlere birkaç tip dolgu maddesi hakkında bilgi vermek istiyoruz:
Amalgam Dolgular (Metal Dolgular)
Çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir; fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir.
Porselen Dolgu, Simanlar, Kompozitler (diş renginde dolgu)
Estetik dolgu maddeleridir (bonding); fakat amalgam kadar dirençli değillerdir. En çok ön dişlerde kullanılırlar.
İnlaylar
İnlaylar döküm, dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvarda altın veya porselenden hazırlanır ve dişe yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirirler.
Dişlerdeki sinir dokularının canlılığını kaybetmesi sonucu dişin kanallarındaki enfeksiyonun tedavi edilmesi amacıyla kanal tedavisi yapılır.
Kanal Tedavisi genellikle birden fazla seans gerektirecek çeşitli adımlardan oluşur. Bu adımlar şunlardır:
Hastalıklı sinir dokusu çıkartılarak kök kanalları temizlenir, genişletilir ve kanal dolgusu için şekillendirilir.
Birden fazla seansa ihtiyaç varsa, seanslar arasında dişi korumak için dişin üzerinde açılan deliğe geçici dolgu yapılır.
Daha sonra geçici olarak konulan dolgu çıkarılır ve kanal kalıcı olarak doldurulur. Konik uçlu, kauçuk bir malzeme kanalların her birine yerleştirilir ve özel doku dostu yapıştırıcısı ile yapıştırılır.
Kanal Tedavisi Süresi: Dişin durumuna bağlı olarak 1 ya da 2 seansta enfekte sinir dokuları temizlenerek, yeni diş dolgusu yapılarak tedavi tamamlanmaktadır.
Kanal Tedavisi Sonrası: Tedavi sonrasında dişte özellikle çiğneme sırasında hafif bir ağrı ve hassasiyet olabilmektedir.
Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine konması için kullanılan, hazırlanmış materyallere protez adı verilir.
İnsanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve geceleri bazı nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler farklı oranlarda aşınırlar. Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur. Bu gibi durumlarda, kuron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları, tekrar yerine konur.
Bu kuronlar porselen, akril ya da diş hekimliği için özel olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılır. Diş hekimliğinde son dönemdeki gelişmeler bu yapıların son derece doğal görünmesini sağlayabilmektedir.
Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda iki türlüdür:
Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından çıkartılamayan kuron, köprü gibi Sabit Diş Protezleri ile hasta tarafından istenildiği zaman takılıp çıkartılabilen Hareketli Diş Protezlerdir.
Diş kaynaklı ağız kokusunun sebebi, bakterilerin ürettiği atık maddelerdir. Eğer ağız kokusu diş kaynaklı değilse, bazı sistemik hastalıklardan şüphelenilmelidir. Bunlar başlıca çeşitli mide hastalıkları, akciğer hastalıkları,diabet (şeker hastalığı), üst solunum yolu enfeksiyonları, böbrek ve karaciğerhastalıklarıdır.
Diş kaynaklı ağız kokusuna sebep olabilecek faktörler şöyle sıralanbilir;
Ağız kokusunun sebebinin teşhis ve tedavi yöntemlerini sıralayacak olursak :